Bugün size yepyeni bir programlama dilinden bahsedeceğiz. Daha önce bazı nesne yönelimli programlama dillerini size anlatmıştık. Nu yazımızda da yine bir nesne yönelimli dil olan Ruby’den ve onun özelliklerinden bahsedeceğiz.
Genel olarak tanımlamamız gerekirse Ruby; nesne yönelimli, dinamik yapıda, hem esnek hem de reflektif bir programlama dilidir diyebiliriz. Japonya’da ortaya çıkan bu dil, Yukihiro Matsumoto tarafından geliştirildi.
Son derece popüler bir dil olmasının yanı sıra Ruby, tasarımcıların değerlendirmesine göre sanatsal, pratik ve becerikli bir dil. Tasarımcısı Ruby’yi yaratırken en sevdiği dillerin, en iyi özelliklerini kullanıp işlevsel programlamaya dayanan yeni bir dil meydana getirmeyi amaçladığını dile getiriyor. Ayrıca basit değil ama doğal bir dil ortaya koymak istediğini de belirtiyor.
İlk defa 1995 yılında adını duyduğumuz Ruby o tarihten günümüze uzanan 26 yıllık süreçte dünya çapında bir ün kazandı. Hatta 2006 yılı Ruby’nin “altın yılı” olarak ifade ediliyor. Ruby’nin en önemli özelliği her şeyi nesne olarak görmesi. Yani karşınıza çıkan her bir kod veya bilgi parçası kendi özelliklerine sahip. Bu programlamada özellikler, örnek değişkenleri olarak, olaylar da metodlar olarak isimlendiriliyor. Esnek yapıda olması ise tasarımcıları cezbeden özelliklerden bir diğeri. Kullanıcılarına istenilen herhangi bir kısmı kolayca değiştirebilme imkanı sunan Ruby, bu özelliğiyle esnek bir dil olarak biliniyor. Esnek olmasının bir diğer sebebi de blokların etkileyici yapısı. Bu dilde kapamalar, “bloklar” olarak adlandırılıyor ve bir bloğu herhangi bir metoda ataçlayıp metodun naıl tepki vereceğini gözlemleme şansınız var.
Ruby’de sınırlı sayıda İngilizce anahtar kelime ya da noktalama işareti olması gözünüzü korkutmasın. Bazı noktalama işaretleri bu dili dekore etmek amacıyla kullanılıyor ve Ruby’de değişken tanımlamaları yok. Çok çeşitli özelliklere sahip olması yönüyle de bir programlama dilinden beklenen temel işlevlerin çok daha üzerine çıkmayı başarıyor. Java ya da Python gibi işleme özelliklerine sahip olduğundan hataları işlemeyi de kolaylaştırıyor. Eklenti kütüphanelerinde de referans sayaçlarına ihtiyaç duymuyor. Dilediğiniz zaman işletim sisteminin desteklediği dinamik kütüphaneleri yükleme imkanına da sahipsiniz. Eğer siz de bu özellikleri cazip bulan bir tasarımcı iseniz ortalama 20-30 dakika içerisinde Ruby’yi yükleyip kullanmaya başlayabilirsiniz.